2024 Paris Yaz Olimpiyat Oyunları’nda ilk haftayı bugün itibarıyla geride bıraktık.
‘Team Türkiye’ olarak kazandığımız bir gümüş ve bir bronz madalya ile 40. sıradayız. Bu iki madalyanın da takım sporlarında (atıcılık karma ve okçuluk erkekler) geldiğini ve modern olimpiyatlar tarihinde takım olarak ilk defa madalya kazandığımızı özellikle vurgulamak gerekiyor.
Paris 2024’te geride kalan haftadaki bazı önemli gelişmelere değinelim.
Öncelikle, olimpiyat oyunları tarihinde ilk defa açılış töreni bir stadyum yerine ev sahibi şehrin merkezinde düzenlendi. Beğeneni de beğenmeyeni de bol olan bu törenin tartışılmaz tek gerçeği orijinal olmasıydı.
Sporcu kafilelerinin teknelerle Sen Nehri’nden geçmesi ve meşaleyi taşıyan gizemli kişinin yolculuğunun Paris sokakları ve şehrin tarihsel öneme sahip mekanlarını kullanarak hikayeleştirilmiş olması, bu töreni öncüllerinden farklı kıldı diyebiliriz.
Dünya basınında açılış töreni hakkında yapılan yorumların özetlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Sportif taraftaki bazı başlıkları hatırlamak gerekirse, olimpiyat oyunları tarihinde yaz ve kış oyunları toplamında 3,000 madalyaya ulaşan ABD ile başlayabiliriz.
ABD’li yüzücü Katie Ledecky, 1500 metre serbestte kendisine ait olimpiyat rekorunu kırarak altın madalyaya uzandı. 200 metre kelebek ve 400 metre bireysel karışık kategorilerinde yarışan Fransız yüzücü Leon Marchand ise bu iki alandaki olimpiyat rekorunu kırarak altın madalyaya uzandı. Özellikle 400 metrede rekorun önceki sahibinin efsane yüzücü ABD’li Michael Phelps olması ses getirdi.
Bir başka ABD’li sporcu Simone Biles, artistik cimnastik genel tasnifte beklendiği gibi altın madalyanın sahibi oldu. Biles, Tokyo 2020 devam ederken ‘psikolojik çöküş’ yaşadığı için yarışmalardan çekildiğini açıklamıştı. Dolayısıyla, Biles’ın Paris’teki performansı merakla bekleniyordu.
Masa tenisinde, 61 yaşındaki Çin asıllı Lüksemburglu sporcu Ni Xia Lian büyük bir ilginin odağı oldu. Ni, olimpiyat oyunları tarihindeki en yaşlı sporcu olmasa da (rekorun sahibi: Paris 2024’te İspanya’yı temsil eden 65 yaşındaki binicilik sporcusu Juan Antonio Jimenez Cobo), refleks ve hıza dayalı bir sporda bu seviyede mücadele etmesi büyük takdir topladı.
Türkiye’nin madalya beklediği önemli alanlardan biri olan okçulukta yukarıda da bahsedildiği gibi erkekler okçuluk takımımız bronz madalya kazanırken, tahminleri şaşırtmayan Güney Kore, bu branşta hegemonyasını sürdürdü. An itibarıyla, takım ve bireysel kategorilerin tamamında alınabilecek tüm altın madalyaları kazandılar. Bu başarıları kazanırken bir yandan da kadınlar okçuluk dünya rekorunu kırdıklarını da hatırlatalım. Son olimpiyat şampiyonu Mete Gazoz’un unvanını koruyup tıpkı Tokyo’da olduğu gibi bu dominasyona bir dur demesini bekliyoruz.
Atıcılık branşında Çin Halk Cumhuriyeti beklendiği gibi madalyaların çoğuna sahip olurken, Team Türkiye olarak biz de bu branşta tarihteki ilk madalyamızı kazandık. Karma takım kategorisinde yarışan Şevval İlayda Tarhan ve Yusuf Dikeç 10 metre havalı tabanca finaline kalmayı başarıp gümüş madalya kazandılar.
Bu tarihi madalya kadar Yusuf Dikeç’in ekstra ekipman kullanmadan ve eli cebinde şekilde atış yapması, bir anda dünya gündemine oturdu.
Boks branşında dünya gündemine hızlı bir giriş yapan bir gelişme ise Cezayirli kadın boksör Imane Khelif’in İtalyan Angela Carini’yle mücadelesinde Carini’nin aldığı yumruklar sonucu 46. saniyede müsabakadan çekilmesi ve rakibinin yumruklarının ‘erkek’ gibi olduğunu iddia ederek ‘canı için endişe ettiğini’ belirtmesiydi.
Bu konu, tahmin edilebileceği gibi çığ gibi hızla büyüyerek dünya spor gündemine oturan bir başka konu oldu ve ‘sporcu cinsiyeti’ ile ‘toplumsal cinsiyet’ üzerinden hayli karmaşık bir tartışmayı alevlendirdi.
Bu alevi körükleyen esas konu, 2023 Dünya Şampiyonası yarı finalinde Khelif’in IBA tarafından ‘cinsiyet testini geçememesi’ ve yüksek testosteron seviyesi sebebiyle diskalifiye edilmesiydi. Bu noktadai IBA’nın merkezinin Rusya’da, başkanının da Rus olması konusu ve Khelif’in yarı finale kadar sıkıntı yaratmayan bu ‘durumu’nun yarı finalde Rus rakibi ile karşılaşmadan hemen önce ‘ortaya çıkması’ da ayrı bir tartışma yaratmıştı.
Nihayetinde, IOC kendi değerlendirmesi sonucunda doğumundan itibaren kadın olan, sosyal ve sportif hayatını da bu şekilde sürdüren Khelif’in Paris 2024’te yarışmasına bir engel görmedi. Zaten sporcu da benzer tartışma konusu yaratan örneklerde olduğu gibi (bkz. Caster Semenya) alanında dominasyon elde etmiş bir sporcu da değil. aksine hayli ortalama başarılara sahip bir boksör. Son olarak, olayların fitilini ateşleyen İtalyan Carini’nin de Khelif’ten bu konuda özür dilediğini hatırlatalım.
Tartışılacak çok farklı boyutu olan bu konuyu başka bir ana yazı başlığı olarak ayrıca değerlendirmeyi planladığım için şimdilik burada bırakıyorum. Son söz olarak, önümüzdeki yıllarda bu tartışmanın farklı boyutlarıyla spor dünyasında çok daha fazla karşımıza çıkacağını ve ‘çözüm’ anlamında çok sıkıntılı günlerin bizleri beklediğini ekleyelim.