Geçtiğimiz hafta sonu dünya sporunda ispanyol rüzgarları esti.
İspanya futbol takımı, tüm maçlarını kazanarak EURO 2024 şampiyonu oldu.
Carlos Alcaraz ise finalde Djokovic’i 3-0 yenerek Wimbledon’ı üst üste ikinci kez kazandı.
İki şampiyonluğun en dikkat çeken ortak noktası ise ikisinin de genç jenerasyonun başarısı olması.
21 yaşındaki Alcaraz’ın şimdiden Amerika Açık (2022), Fransa Açık (2024) ve iki Wimbledon (2023 & 2024) şampiyonluğu var. Alcaraz, Nadal’ın kendini yavaş yavaş tenis dünyasından çektiği bu dönemde İspanya bayrağını zirvede tutmak için en önemli aday konumunda.
Alcaraz genç yaşına rağmen artık kendini kantılamış bir sporcu ama futbolda durum biraz daha farklı.
EURO 2024’e başlarken yetenekli ayakları olan ama şampiyonluk adayı olmak için özellikle hücum hattında fazla genç ve deneyimsiz görünen İspanya, turnuvadaki açık ara en istikrarlı ve etkin futbolu oynayarak kupaya uzandı.
Favori olarak gösterilen Almanya ve Fransa (belki biraz zorlarsak Portekiz) bir türlü beklenen performans istikrarını sağlayamadılar.
Turnuvaya hızlı bir giriş yapan ev sahibi Almanya, hem toplam oyuncu kalitesi hem de genç/deneyimli dengesini iyi oturtması sebebiyle ilk bakışta en fazla öne çıkan adaydı. Fransa ise Mbappe’nin hücum potansiyeli üzerinden plase aday olarak görülüyordu. Ancak bekleneni veremediler.
İspanya, önce çeyrek finalde Almanya’yı, üstüne de yarı finalde Fransa’yı eleyip bu şampiyonluğu ne kadar hak ettiğini net bir şekilde kanıtladı. Finalde karşılaştıkları İngiltere, her ne kadar bireysel oyuncu kalitesi anlamında İspanya’dan aşağıda kalmasa da oynadıkları futbolun bütünlüğü ve etkinliği anlamında rakibinden çok geride kaldı.
Şampiyonluk yolunda esas farkı yaratan üçlü Yamal (17), Nico Williams (22) ve Olmo (26), önümüzdeki yıllarda da İspanyol rüzgarlarının gür bir şekilde esmeye devam edeceğinin göstergesiydi.
Turnuvanın geneline baktığımızda, potansiyelinin üzerinde futbol ortaya koyan İsviçre, Avusturya ve Türkiye milli takımları bir heyecan yaratsa da, grup aşamasından sonra maçların büyük çoğunluğu futbol zevki anlamında biz spor severleri çok tatmin etmedi. Tek tesellimiz, 2004 yılında olduğu gibi bir Yunanistan ‘garabeti’ yaşanmadı ve turnuvayı gerçekten hak eden takım kazandı.
Son not olarak, bu başarıların arkasındaki temel aktörler olan uzun vadeli planlama, sabır ve spor kültürüne değinmek gerekiyor. Teniste de futbolda da tabii ki yetenek çok önemli. Ancak genelde atladığımız nokta, aslında bu yeteneklerin içinden çıktığı havuzun ne kadar büyük olduğu ve her bir başarılı sporcunun aslında ne kadar uzun ve meşakkatli yollardan geçerek bu noktalara vardığı gerçeği.
İspanyollar, hem spor kültürü olarak hem de planlama anlamında farklı bir seviyedeler. Bu ikiliye sabır faktörünü de eklediğimizde başarı kaçınılmaz oluyor.
10’un Yeri Spor Bülteni #73: https://10unyerisporbulteni.substack.com/p/10un-yeri-spor-bulteni-73