UEFA Şampiyonlar Ligi’nin grup aşamasının son haftasında oynanan Paris Saint-Germain ile Başakşehir maçı, son yıllardaki en can sıkıcı olaylardan birine sahne oldu.
Maçın dördüncü hakemi Romanyalı Constantin Sebastian Coltescu, maçın henüz 13. dakikasında saha kenarında yaşanan birtakım olayların ardından maçın orta hakemini çağırarak Okan Buruk’un yardımcısı Pierre Webo’nun oyundan atılması için uyarıda bulundu. Ancak bu uyarıyı yaparken Webo’yu eliyle göstererek daha sonradan Romence’de ‘siyah’ anlamına geldiğini öğreneceğimiz ‘Negru’ kelimesini kullanması tepki çekti.
Bu noktada, hakeme en büyük tepkiyi gösteren Başakşehirli futbolcu Demba Ba oldu ve Rumence ırkçı bir kullanımda olmadığını anlatmaya çalışan dördüncü hakeme en güzel cevabı verdi: ”Beyaz birisini gösterirken, ‘Bu beyaz kişi’ demiyorsunuz ama siyah birini gösterirken siyah olduğunu söylüyorsunuz. Neden?” dedi.
Ardından maça devam etmeyeceklerini açıklayan Başakşehir oyuncuları ve teknik heyet soyunma odasına gitti. Kulübün Coltescu’nun ve ekipteki diğer hakemlerin yöneteceği maça çıkmayacağı açıklamasının yapılmasıyla birlikte UEFA maçın ertesi gün aynı saatte kaldığı yerden oynamasına ve Coltescu hakkında disiplin soruşturması açılmasına karar verdi.
Olay dünya basınında iki gündür yazılıp tartışılıyor ve çoğunluk Başakşehir’in verdiği tepkide haklı olduğunu belirtiyor. Sahaya çıkmama kararı da takdir ediliyor.
Tabii her zaman olduğu gibi bazı kesimler durumun abartıldığı görüşünde. Hatta Başakşehir’in siyasi bağlantılarına kadar uzanacak komplo teorilerine vardıranlar mevcut.
Irkçılık ve ayrımcılık konusu, siyasetten bağımsızdır. Ekonomiden bağımsızdır. Sosyal statüden ve geleneklerden bağımsızdır. Irkçı olmak illa kasıtlı olmayı da gerektirmez. Kötü niyetli olmanız bile gerekmez ırkçı olmak için. Irkçılık, ırkçılıktır, yorumu olmaz.
Siz karşınızdaki bir birey hakkında konuşurken onu etrafındaki insanlardan ayırt etmek için ‘siyah’ kelimesini kullanıyorsanız, bu sizin ten rengi üzerinden ırkçılık yaptığınızı gösterir. Hangi dilde, hangi kültürde, hangi sosyal çevrede olursa olsun.
UEFA, uzun yıllardır özellikle ırkçılık ve ayrımcılık konusunda kapsamlı farkındalık kampanyaları yürütüyor ve birçok UEFA disiplin dosyası incelemiş biri olarak rahatça söyleyebilirim ki, ceza verme konusunda hiç geri adım attıkları bir husus değil ırkçılık konusu.
UEFA Disiplin Talimatı’nın 14. Maddesi, talimattaki en ağır cezalarından biri olan ‘asgari 10 maç veya dengi süre men’ cezasını ırkçı ve ayrımcı fiilde bulunanlar için tanımlıyor. Tabii şimdiye kadar bu cezaya genelde oyuncular, antrenörler ya da yöneticiler maruz kalıyordu. Ancak maddede bulunan ‘any person’ (herhangi bir kişi) ifadesi çok açık. Dolayısıyla yapılacak soruşturma sonunda suçlu bulunması halinde Romanyalı hakem Coltescu’yu uzun bir süre sahalarda görmeyeceğiz gibi duruyor.
Futbol her zaman siyasi ve ekonomik dengeler göz önünde bulundurularak yönetilir ve bu durum profesyonel futbol var olduğu sürece değişmeyecek. Ancak ırkçılık, ayrımcılık ve benzeri konuların bu dengelerden bağımsız olarak görülmesi ve hafifletici sebeplerin istisnai durumlar hariç değerlendirilmemesi gerekir.
Bu olay, ne yazık ki futbol sahalarında göreceğimiz ırkçı söylemlerin sonuncusu olmayacak. Ancak umarım verilecek ceza ile ileride yaşanacak örnekleri için caydırıcı nitelikte olur.