İçeriğe geç

Büyük Resim Projesi

(Bu yazı 16 Ekim 2020 tarihli 10’un Yeri Spor Bülteni’nde yayınlanmıştır.)

​İngiliz futbolunda son günlerde en çok konuşulan konuların başında gelen ‘Büyük Resim Projesi’ (Project Big Picture), Premier League yönetimi tarafından kabul görmedi ve rafa kalktı. Ama bu proje fikriyle gelen bakış açısını biraz irdelemekte fayda var. 


Manchester United, Liverpool ve İngiltere Futbol Ligleri (EFL) yöneticisi Rick Parry’nin öncülüğünde önerilen Büyük Resim Projesi, 1992 yılında Premier League’in kuruluşundan beri ortaya atılan en önemli reform önerisi niteliğindeydi.

Proje önerilerini özetlemek gerekirse;

– Premier League 20 takımdan 18 takıma inecek,
– Bir-takım-bir-oy prensibi kaldırılacak ve karar mekanizması ligde en uzun süredir yer alan dokuz kulübe (Arsenal, Chelsea, Everton, Liverpool, Man Utd, Man City, Southampton, Tottenham, West Ham) devredilecek, önemli değişiklikler içinse ligde en uzun süre yer almış altı kulüp kararları verecek,
– Lig Kupası ve Community Shield Kupası kaldırılacak,
– EFL’ye 250 milyon sterlin, Futbol Federasyonu’na ise 100 milyon sterlin destek ödemesi yapılacak,
– Premier League’in yıllık gelirinin %25’i EFL kulüplerine dağıtılacak.

Ekonomik Dengede Değişiklik

Rick Parry’nin bu teklife neden en başından beri yoğun bir şekilde destek verdiğini anlamak çok zor değil. Proje sayesinde, pandemi sürecinde en büyük ekonomik zarara uğrayan ve kapanma haberlerini sıklıkla duymaya başladığımız İngiltere 1. Lig ve 2. Lig kulüplerine, ciddi bir nakit akışı sağlanacak ve geleceğe dönük düzenli ödemeler sayesinde pandemi süreci sonrası için istikrarlı bir ortam yaratılabilecekti.

Projenin alt liglere destek veren ‘dayanışma’ fonksiyonunun yanı sıra Premier League’deki takım sayısının azaltılması ile kulüp başına düşen gelirlerin de arttırılması sağlanacaktı. Tabii 38 hafta yerine 34 hafta oynanacak lig sezonunun avantajı da sportif bir gelişim olarak not edilebilirdi.

Tüm bu dayanışma vurgusunun yanında, önerinin en çok eleştirilen noktalarından biri, Manchester United ve Liverpool kulüplerinin öncülüğünde Euroleague Basketball’dakine benzer bir yapının oluşturulmaya çalışılmasıydı. Ligin yönetiminin tüm takımlardan alınıp kısıtlı ve subjektif olarak seçilmiş belli sayıda takıma verilmesi isteniyordu. Bu değişikliğin yapılması için ligdeki 20 kulübün verdiği oyların 14’ünün onayının gerekmesi ve yapılan oylamada gerekli oyun çıkmayarak önerinin rafa kaldırılması başlı başına bir mesaj niteliğindeydi: Premier League, para kazanma hedefi olan bir şirket olduğu kadar tüm kulüplere eşit oy hakkı verilen, hayli demokratik bir birliktir.

Sonuç olarak Premier League, teoride İngiltere Futbol Ligi’ne direkt bağlı bir yapıda olmasa da, Avrupa spor modeli ile Kuzey Amerika spor modeli arasında işleyen hibrit bir modeldir. Burada, Amerikan modelindeki kapalı lig ve kar paylaşım düzeni de, Avrupa modelindeki hayli regüle edilen federatif yapılar da tam olarak işletilemez.

Proje kabul edilmese bile, aynı toplantıda Premier League kulüpleri EFL’ye destek verilmesi gerektiği kabul ettiler ve farklı modeollerle bu fonun İlgili liglere aktarılması için gerekli çalışmaların yapılmasına karar verildi. Nihayetinde, altyapısı sağlam olmayan bir binanın depremde yıkılmaktan kaçamayacağı gibi, alt liglere destek olmayan Premier League’in de içinde bulunduğumuza benzer ekonomik yıkımlardan uzun vadede hasarsız çıkamayacağını düşünebiliriz.

Keyifli okumalar,
Emir

10’un Yeri Spor Bülteni