(Bu yazı 13 Temmuz 2018 tarihinde Diken.com.tr adresinde yayınlanmıştır.)
İlk yarı finalin ardından Fransa 98’in şampiyonu ve Almanya 2006’nın finalisti Fransa takımı, Dünya Kupası arenasındaki ilk büyük başarısını kovalayan Belçika’yı geçerek finale adını yazdıran takım oldu. Diğer yarı finalde ise ‘Futbol eve dönüyor’şarkısıyla bütünleşen İngilizler, her turnuvada oynadıkları futbolla ‘gönüllerin şampiyonu’ adayı olan Hırvatistan ile oynadı. 1966’daki şampiyonluklarından sonra ikinci defa final oynama hedefiyle sahaya çıkan İngilizler başarıya aç Hırvatistan’ı geçemediler. Böylece Hırvatistan tarihinde ilk defa Dünya Kupası finaline kaldı ve Fransa’nın rakibi oldu.
Kazanan futbol mu, oynanan futbol mu?

Fotoğraflar: Reuters
Cüneyt Çakır’ın yönettiği ilk yarı final maçında Fransa ile Belçika kozlarını paylaştı. Kırmızı Şeytanlar Eden Hazard’ın direksiyonda olduğu ilk yarıda Fransa savunmasını hayli zorlasa da golü bulamadı. Her ne kadar iki takım bireysel kalite anlamında denk kadrolara sahip olsalar da Maviler topu rakibine bırakıp orta sahada baskılı savunma yaparak kontra-ataktan gol arama anlayışıyla sahadaydı. Belçika maçı yüzde 60 topa sahip olma oranıyla tamamlarken Fransa kornerden bulduğu golle 1-0 kazandı.
Fransa takımının sağlam bir savunma disiplinine sahip olduğu tartışmasız bir gerçek. Turnuvanın başından beri oynadıkları altı maçta yalnızca dört gol yediler. Bunların üçünün 4-3’lük Arjantin maçında olduğunu düşünürsek kalesinde çok fazla pozisyon vermeyen bir takım olduklarını rahatça söyleyebiliriz.
Ancak bu noktada Belçikalıların eleştirilerini haksız çıkaracak bir başka detay da mevcut. Az gol yemelerine rağmen oynadıkları hiçbir maçta rakiplerinden daha az şut çekmeyen bir takımdan bahsediyoruz. Geride kalan maçlarda rakip kalelere toplam 75 şut (24 isabetli) atan Fransızlar, maç başına 12.5 şut (4.0 isabetli) ortalamayla oynadı. Eleştirildikleri Belçika maçında dahi 19 şut denemesinde bulundular ve bunların beşinde kaleyi buldular. Belçika ise dokuz şut atıp ancak üçünde Hugo Lloris’in kurtarış yapmasına sebep olabildi. Dolayısıyla Fransızların disiplinli bir savunmaya sahip olmalarının yanında ciddi bir ofansif güç olduğu gerçeğini de göz ardı edemeyiz.

Courtois
Courtois’nın eleştirisinin temelinde yatan gerçek maçın sonlarına önde giren Fransızların hücum etmek yerine zaman geçirmek için topu köşe gönderine doğru götürmeleri ve faul almaya çalışmalarıydı. Aslında Fransız takımını eleştirebileceğimiz en ciddi nokta da bu konu. Maç kazanabilirsiniz, şampiyon da olabilirsiniz ama tarihe geçmek için rakiplerinizin de saygısını kazanmanız gerekiyor. 2004 Avrupa Şampiyonası’nda sert savunma anlayışı ve kontra-atak futboluyla neredeyse bulduğu pozisyon sayısı kadar gol atarak şampiyon olan Yunanistan’ı takdir edenler olsa da kimse onları efsane bir takım veya gerçek bir şampiyon olarak hatırlamıyor.
Kazanan bir futbol anlayışı mı yoksa oynanan futbol kalitesi mi daha önemli sorusunu yanıtlamak kolay değil. Sadece şurası kesin, hangi düzeyde olursa olsun kaliteli futbol oynayan tüm takımlar kupa sayılarından bağımsız futbol severlerin saygısını kazanıyorlar. Kupa kazanan tüm takımların ise bu saygıyı kazandığını söylemek pek mümkün değil.

Fransızlar finali kutladı.
Nihayetinde, Maviler genç yetenekleri ile deneyimli ayakları birleştirmiş, kazanmayı bilen bir futbol takımı yaratmış durumdalar. Pazar günü ise 1998’de şampiyon olan takımın kaptanı olan Didier Deschamps’ın teknik direktörlüğünde tarihlerindeki ikinci şampiyonluğu almak için Luzhniki Stadyumu’na çıkacaklar.
Futbol eve dönemedi, Hırvatlar tarih yazdı

İngiliz oyuncu Trippier maçta frikik golü attı.
Yarı finalin ikinci maçında tam 50 yıllık hasretin itici gücünü arkasına alan İngiltere ile dört milyonluk nüfusa ama büyük yüreklere sahip Hırvatistan karşılaştı. Grup aşamasının ardından gelen Son 16 ve çeyrek final maçlarını 120 dakikanın ardından penaltılarla geçen Hırvatistan takımı, İngiltere karşısında da 120 dakika oynamak durumunda kaldı. On bir günde peş peşe üçüncü defa uzatmalı bir maç oynamalarına rağmen yorgunluk emaresi dahi göstermeyen Hırvatlar, finale kalmayı ne kadar istediklerini de kanıtlamış oldular. Maçtaki ilk oyuncu değişikliğini 95’inci dakikada yapan teknik direktör Zlatko Dalic de takımının bu enerjisiyle adeta gövde gösterisi yaptı.
Maçın henüz başında Kieran Trippier’in harika serbest vuruş golüyle geriye düşen Hırvatlar, maç boyunca rakiplerine göre daha fazla topla oynama isteği olan taraftı. 68’de golü atıp maçı uzatmalara taşıyan ve 109’da Mario Mandzukic’in attığı golün asistini yapan Ivan Perisic ise 2-1’lik galibiyetin mimarıydı.
Erken gelen golün de etkisiyle rakibine göre daha kontrollü oynamaya çalışan Gareth Southgate’in öğrencileri, topun kontrolünü de Hırvatistan’a bırakmış oldu. Bu maçın solisti Perisic olsa da en büyük krediyi turnuva boyunca takımının orkestra şefi olan Luka Modric’e vermek gerekiyor. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi, doğru anda doğru yerde olma içgüdüsü, verdiği ve vermediği paslarla oyunun temposunu istediği gibi şekillendirebilmesiyle Modric Hırvat senfonisini yönetti diyebiliriz.

Modric
Öte yandan turnuva boyunca oynadıkları pozitif ve ofansif futbol ile hayli takdir toplayan, turlar ilerledikçe hem ülkelerinde toplumsal heyecan yaratan hem de dünya çapında sempati toplayan İngilizler, maçı kazanmayı açık bir şekilde daha fazla isteyen Hırvatistan’a boyun eğmek durumunda kaldılar. Maçın bitiş düdüğüyle hayal kırıklıkları yüzlerinden okunabilen İngiliz futbolcuların rakiplerini alkışlamaları da aslında gecenin galibinin futbolseverler olduğunu gösteriyordu.
Rusya 2018’e veda

Luzhniki Stadı final maçı öncesi ışıklandırıldı.
Tadı damağımızda kalan iki yarı final maçının ardından iki müthiş maç daha bizleri bekliyor. Önce cumartesi günü ‘kaybedenler finali’ olarak adlandırabileceğimiz üçüncülük maçında Belçika ve İngiltere sahaya çıkacaklar. Her ne kadar oyuncuların kazanma motivasyonları aynı düzeyde olmayacak olsa da birçok üst düzey futbolcunun kariyerlerinde madalya kazanmaları için son şansı olduğunu düşünürsek kaliteli bir maçın bizi beklediğini söyleyebiliriz.
Pazar günü ise bir aylık şölenin sonunda Rusya 2018’e veda edeceğiz. Fransa ile Hırvatistan ‘dünyanın en iyisi’ olma unvanına dört yıl boyunca sahip olabilmek için karşılaşacaklar. Fransızlar şampiyonluğa bir adım daha yakın gibi gözükseler de karşılarında bu ihtimalleri yanıltmasıyla meşhur Hırvatistan takımı olacak. Son yılların en heyecanlı final maçlarından birine tanık olacağımız kesin gibi.
Yazının orijinal yayın adresi: http://www.diken.com.tr/dunya-kupasinda-hesap-kitap-donemi-bitti-artik-tarih-yazma-zamani/