ŞİMDİYE KADAR RUSYA 2018: MAZLUMLARIN KUPASI
(Bu yazı 2 Temmuz 2018 tarihinde Diken.com.tr adresinde yayınlanmıştır.)
Dünya Kupası’nda son 16 aşaması başladı. Artık takımların telafi şansı olmayacak. İlk iki günün maçlarının ardından bunu net bir şekilde gördük.
Fransa-Arjantin maçı nefes kesti. Aslında oynadıkları futbolla ikisinin de elenmesini istemedik ama Fransa yoluna devam etti.
Gruplarda fazlasıyla tutuk bir futbol oynayan Uruguay son Avrupa şampiyonu Portekiz’i turnuvanın dışına itti.
İspanya hayli üstün oynadığı maçta ev sahibi Rusya’ya diş geçiremeyince penaltılarla elenerek ‘evine dönen devler’kervanına katıldı.
Hırvatistan-Danimarka maçı çok hızlı başlasa da genelinde durgun geçti ve Hırvatistan penaltı vuruşlarıyla çeyrek finale kalan taraf oldu.
Şimdiki çocuklar harika
Fransa-Arjantin maçı Rusya 2018’in en genç kadrosuyla en yaşlı kadrosunun karşılaşmasıydı. Kylian Mbappe, Benjamin Pavard ve Lucas Hernandez gibi elit düzey kariyerlerinin henüz başındaki genç nesil destekli Fransızlar, Lionel Messi önderliğindeki ‘artık son şans jenerasyonu’yla kupaya katılan Arjantin ile oynadılar.
90 dakika boyunca nefes almak için özel izne tabii olduğumuz maça Fransa hayli hızlı bir giriş yaptı. ‘Maviler’ henüz 13’üncü dakikada Antoine Griezmann’ın penaltı golüyle öne geçti. Ancak Arjantin Angel Di Maria’nın muhteşem golüyle ilk yarının sonunda durumu eşitledi. İkinci yarının hemen başında da Gabriel Mercado ile öne geçmeyi başardı.
Gol düellosunun bu noktada kalmayacağını maçı izleyen herkes görebilirdi. Önce 22 yaşındaki Pavard turnuvanın golü seçilmezse futbol severlerin hayal kırıklığına uğrayacağı bir golle maçta eşitliği sağladı. Bu gol aynı zamanda kupa tarihinde ‘2’ numara giyen iki oyuncunun birden gol attığı ilk maç oldu.
2-2’den sonra rakibine üstünlüğünü kabul ettiren Fransa 19 yaşındaki Kylian Mbappe’nin golleriyle skorda da üstünlüğünü kurdu. Kısacası Fransa’nın harika çocukları Güney Amerikalılar için fazla hızlıydı. Uzatma anlarına Fransa’nın 4-2 önde girdiği maçta Sergio Agüero’nun golüyle ufak bir “Acaba” desek de ‘Gök Mavililer’in maçı çevirmeye ne zamanı ne de nefesi yetecekti. Böylece maçı 4-3 kazanan Fransa çeyrek finale ilk çıkan takım oldu.
PSG’nin yıldızı Mbappe Arjantin karşısında bulduğu boş alanları ilerleyen turlarda bulamayabilir. Ancak gene de 188 milyon avro değer biçilen genç futbolcu Fransa’nın şampiyon olup olamamasındaki en büyük farkı yaratacak olan etmen olacak gibi duruyor. PSG’deki takım arkadaşları tarafından Ninja Kaplumbağalar’dan Donatello’ya benzetildiği için kendisine bu lakap uygun görülen Mbappe, henüz Donatello’nun liderlik özelliklerine sahip değil. Ancak bunu kanıtlayabilmesi için önünde uzun bir kariyeri olacak.
Nitelik mi nicelik mi?
Fransa’nın rakibinin belli olacağı Uruguay-Portekiz eşleşmesi aynı zamanda günün ikinci Güney Amerika-Avrupa düellosuydu. Gülen taraf ise Edinson Cavani’nin iki golüyle sırtladığı Uruguay ekibi oldu. Kendisinden büyük beklentilerin olduğu Cristiano Ronaldo geceyi sessiz geçirince bir başka ‘turnuva favorisi’ daha çeyrek final göremeden kupanın dışında kalmış oldu.
Uruguay bu galibiyetle birlikte turnuvada dörtte dört yapmış oldu. Ama özellikle grup aşamasında Mısır ve Suudi Arabistan’a karşı oynadıkları defansif ve tutuk futbol onları Portekiz karşısında pek de üstün göstermiyordu. Kaliteli ayakların farkı tam da burada devreye girdi.
Portekiz yüzde 61 topa sahip olma oranıyla 20 şut çektiği maçta kaleyi beş defa buldu ve bir gol atabildi. Uruguay ise toplam altı şut çekebildiği maçta üç kez kaleyi buldu ve iki gol attı. Zaten golleri atan Cavani takımının altı şutunun üçünün sahibiydi. Öte taraftan Portekiz’in gole en yakın ismi Ronaldo Uruguay kalesine tek başına altı şut atsa da yalnızca bir isabet kaydedebildi. Nihayetinde de nitelik niceliği yenmiş oldu.
Karşılıklı oynadıkları her turnuvada ilk akla gelen “Messi mi Ronaldo mu” sorusuysa bu turnuvada yanıtsız kaldı çünkü ikisi de aynı gün içerisinde çeyrek finali bile göremeden evlerine döndü.
Diren Rusya
Turnuvalarda ev sahibi takımlar her daim beklenilenin üzerinde performans göstermiştir. Ev sahibi takım ekol ülkelerden biri değilse en büyük güçleri motivasyon ve taraftar desteği olan bu takımlar genelde sürpriz sonuçlara imza atarlar. Tüm bunları göz önünde bulundursak bile Ruslar dışında kimse İspanya’nın son 16 turunda ev sahibine eleneceğini düşünmemişti herhalde. Aslında İspanya’nın kupa tarihinde karşılaştığı hiçbir ev sahibini yenemediği istatistiğini düşünürsek bu maçın sonucu da şaşırtıcılığını bir miktar yitirecektir.
İspanya-Rusya mücadelesi henüz 12’nci dakikada Sergey Ignaseviç’in kendi kalesine attığı golle aslında bambaşka bir yere gidebilirdi. Bu gidişata dur diyen ise 41’deki penaltı vuruşunu gole çeviren Artem Dzyuba oldu. Aslında maçın penaltı vuruşlarına kalmasını sahadaki futbolcular kadar teknik direktör Stanislav Çerçesov’un taktikleri de belirledi. Oyuncularını alışkın oldukları ‘açık futbol’dan vazgeçirip İspanya’nın ‘tiki-taka’sı karşısında ‘geçilmez bir kale’ olmaya ikna eden Rus teknik adam istediğini aldı. Rusya bu direnci sayesinde maçı büyük takım/küçük takım farkının ortadan kalktığı penaltı vuruşlarına kadar getirebildi. Nihayetinde dünyanın en iyi oyuncularına da sahip olsanız penaltıları kimin kazanacağını söylemek kâhinlikten öteye geçemiyor. Luzniki Stadyumu’nda da böyle oldu ve Rusya seri vuruşlar sonunda bir başka futbol devi olan İspanya’yı evine yolladı.
Babalar ve oğulları
Günün son maçı ev sahibi Rusya’nın çeyrek finaldeki rakibini belli edecek olan Hırvatistan-Danimarka mücadelesiydi. Haliyle ev sahibi taraftarlar için de heyecanla beklenen maçın kendisi ne yazık ki o kadar da heyecanlı olmadı. Maçın birinci ve dördüncü dakikalarında gelen karşılıklı goller akıllara henüz bir gün önce oynanan 4-3’lük Fransa-Arjantin düellosunu getirse de maç bu skorla bitti ve penaltılarla kazanan taraf Hırvatistan oldu.
Maçı özetlemek gerekirse ilk beş ve son beş dakikalara bakmak yeterli olacaktır. 120 dakika sonunda atılan iki golün gerçekleştiği ilk beş dakika ve Danimarka kalecisi Kasper Schmeichel’ın kurtardığı penaltıyla takımının penaltı vuruşlarına kalmasını sağladığı 115’inci dakika maçı anlatmaya yetiyordu. Arada kalan 110 dakika ne yazık ki futbol severlere çok fazla heyecan vermedi.
Günün sonunda en çok akılda kalan görüntü ise 115’te penaltıyı kurtaran Kasper’in babası olan efsanevi kaleci Peter Schmeichel’ın tribünde yaşadığı sevinç oldu. Takımının 120 dakika sonunda elenmesini engelleyen oğul Schmeichel aslında seri penaltı vuruşlarında da hayli başarılıydı. Ancak gol yapması gereken takım arkadaşları bu konuda yeterli olamadılar ve Danimarka turnuvanın dışında kaldı. Kupada ilk defa yenilen bir takım kalecisinin ‘maçın adamı’ seçilmesi Schmeichel ailesinin kaleci çıkarma konusunda ne kadar başarılı olduğunu bizlere gösteriyor. Anne Schmeichel bugün en mutlu günlerinden birini yaşıyor olmalı.
Bu sonuçlarla son 16 turunun ilk gününü geride bıraktık. Çeyrek finallerin ilk eşleşmeleri ise Fransa-Uruguay ve Rusya-Hırvatistan şeklinde oluştu. Grup aşaması ve son 16’da elenen favorilerin ardından Rusya 2018’i ‘mazlumların kupası’ şeklinde tanımlasak yanlış olmayacaktır. Bugün ve yarın oynanacak dört karşılaşma ile son 16 turu sona erecek ve 6 Temmuz’da kupada sıcaklığın bir kat daha yükseleceği çeyrek final maçlarına başlıyor olacağız.
Yazının orijinal yayın adresi: http://www.diken.com.tr/simdiye-kadar-rusya-2018-mazlumlarin-kupasi/